SÖZÜN GÜZELİ İNSANI İNCİTMEYEN VE YOL GÖSTERENDİR... |
Tam bilemediği, bilip hazmedemediği bilgilerle, nesillerin düşüncelerini bulandıranlar, sadece zararlı değil aynı zamanda haindirler. Bir milletin varlık ve ihtişamı, o milletin kültür ve san’at derinliği ile mebsuten mütenasip (doğru orantılı)dır. Dünyanın dört bir yanında ilim ve san’at eserleri teşhir edilen bir millet, o eserler sayısınca dillerle “ben de varım” demektedir. İnsanlar arasında kıymet ve şeref, ilim ve marifet iledir. Hasis ve değersiz bir adam her zaman zengin olabilir ama, kat’iyen şerefli olamaz. Vicdan, Hakk’ı gösteren pırıl pırıl bir aynadır ve Zat’ı Uluhiyet’e tercüman olmada da eşi menendi yoktur. Elverir ki o, sesini duyuracak kulaklar bulabilsin..! Her cahil için bilgisiz demek doğru değildir. Hakiki cahil, doğruyu hissetmekten mahrum olandır. Böyle bir insan, çok bilse de yine cahildir. Yolların en renklisinde ve beyanların en çarpıcısıyla, göklerle alışverişinde bir Yüce Rehber’in arkasında olduğunu unutma! Unutma ve bu hususların bir tekine bile sahip bulunmayanları düşünüp insaflı ol.! Mektepler gerçek muallimlerin elinde ma’bed haline getireleceği ana kadar, hapishanelerin boşalabileceğini beklemek beyhudedir. Adalet, her yerde geçerli olan bir sermayedir. Cehalet en kötü arkadaş, ilim en vefalı yoldaştır. Okuma, mütaala ve marifet ruhun en önemli gıdalarındandır. Bunlardan yoksun olmak ise, telafisi imkansız en ciddi mahrumiyettir. Yabancılar, dağ-taş ülkemizin her yanını didik didik edip, bize ait ilim, san’at ve kültür hazinelerinden istifade ederken; bizler geçmişimize ait ilim ve kültür kaynaklarını araştırmaz, okumaz ve okuyamazsak, oturup halimize ağlamamız gerekir. Şanlı cedlerimizin miras olarak bırakıp gittiği ve bugünkü dünyanın da aşkla-şevkle arkasına düşüp araştırdığı bunca ilmi ve edebi eserlere karşı milletçe alakasızlığımız, doğrusu anlaşılır gibi değil... Hizmet güzel şeydir. Ubudiyet daha da güzeldir. Ancak bunlardan daha güzel bir şey vardır ki, o da kalbin saf ve selim olmasıdır. Millet ezbere konuştuğu kadar Kur’an’ı ezberlemeye çalışsaydı, hafız olurdu. Herkesi kuyunun dibinde gören kimse, asıl kendisi kuyunun dibindedir. Ana-babaya itaat eden, hayatında hep bereket bulur. Yalanın revaç bulduğu, meydanların onunla dolup taştığı zaman hakikatın dili koparılmış sayılır. Yalan ve gösterişler gürültülü, hakikat ve samimiyet sessizdir. Yıldırımlar gök gürültüsünden evvel hedeflerine varırlar... Fazilet, halk içinde minderde veya yerde oturur, gurur muhteşem koltuklara bile sığmaz. Gurur, kubbe görünümlü tersine dönmüş bir kuyuya benzetilecek olursa, fazileti, ufka inmiş gibi görünen semaya benzetebiliriz... Cehalet, gurura; hikmet fazilete götürür. Gurur cehaletin nesebsiz çocuğu, fazilet hikmetin soylu evladıdır. Gurur İstibdat taraftarıdır; fazilet ise hürriyet ve müsavat... Hak tepene inen bir kılıç da olsa, boynunu uzatmaktan çekinme..! Gurur, hep yalnızlık içinde dolaşır ve emsal arar... Fazilet emsalini bulmuşluk huzuru içinde sürekli halkla beraber olur. |
|