SÖZÜN GÜZELİ İNSANI İNCİTMEYEN VE YOL GÖSTERENDİR... |
Adalet, adedi bilinmeyen mekanize birliklerden daha güçlüdür. “Zorla güzellik olmaz” derler, doğrudur. Büyüklük de zorla olmaz. Bunların her ikisini de ma’şeri vicdan tayin eder. Bazı kimseler vardır ki, onlara göre kendilerini beğenenler “nikbin” beğenmeyenler de “bedbin”dir. Bunlar, birincileri takdir eder, onlara bağırlarını açarlar; ikincileri de yedi köy kovarlar. Doğrusu yedi köy kovulması gerekli olan da işte bu “hodbin”lerdir. Hodbin, herşeyi iyi, bedbin
de herşeyi kötü görür. Bunların ikisi de zararlıdır. İyiyi iyi, kötüyü
de kötü görmek “hakikatbinlik”tir.
Tasavvuf gerçeğinin hakiki semereleri, zamanla o yolda gösterilen cehd ve gayretle ortaya çıkar. Salih amelle, inanca ait nazari düşünceler teminat altına alınmazsa, iman sinede pekişmez. Televizyon sathi ruhların eğlence vasıtasıdır. Vaktin kıymetini bilenler, onun çehresinde bile daha çok kainat kitabını mütaala ederler... Bir insanın, emanet ettiği sırrını birkaç defa faşetmiş birisine, yine de sırrını vermesi, onun idraksizliğine ve sırdaş seçiminde aczine delalet eder. İnançla gönlü oturaklaşmış ve gözü açılmış birisi, hayatında bu kadar aldatılıp, bu kadar iğfal edilemez. Başkasının sırlarını sana taşıyan birisi, senin sırlarını da, başkalarına taşıyabileceği ihtimaline binaen, öyle densizlerin, en ehemmiyetsiz hususiyetlerimize dahi vakıf olmalarına kat’iyen fırsat verilmemelidir. İnsan meftun olduğu şeyin kollarında can verir. Eldeki bir serçe, elde olmayan bir güvercinden daha iyidir. Pas demirin, kurşun elmasın, sefahat de ruhun düşmanıdır. Bugün olmasa da yarın mutlaka onu çürütür ve mahveder. Sürekli mükemmeliyet, insani duyguların her zaman uyanık olmasına bağlıdır; duyguların uyanıklığı da iman derinliğine... Renk ve şekil değişse de öz değişmez.. nam, ünvan değişse de zat değişmez. İnsanları en çok aldatan da renk-şekil, nam ve ünvan değişiklikleri olmuştur. Tarihi hadiselerin aynıyla tekerrür edeceğini beklemek yanlıştır. Benzerlik olsa bile, her hadise, zaman ve çevre ile kayıtlıdır. Bu itibarla, tarihten ders değil, ibret alınır. Kötülükleri iyilikle sav; görgüsüzce muamelelere aldırış etme! Herkes davranışlarıyla karakterini aksettirir. Sen müsamaha yolunu seç ve törebilmezlere karşı alicenap ol..! Mucizeye inanmayan, Allah’ı ve O’nun kudretini de takdir edememiş demektir. “Mucize ile Ay parçalanmaz” diyen “Allah Ay’ı parçalayamaz” demektedir. “Ölüler dirilmez” diyen, Allah’ın bu işi yapamayacağını iddia etmektedir. En akıllı insan, meşrevete en çok saygılı ve başkalarının fikirlerinden en çok istifade eden insandır. Yapacağı işlerde, kendi düşünceleriyle iktifa eden ve hatta onları başkalarına da kabul ettirmeye zorlayan ham ruhlar, etraflarından hep nefret ve istiskal görürler. Güzel neticelerin elde edilmesinin ilk şartı meşrevet olduğu gibi, kötü akibet ve hezimetlerden korunmanın ehemmiyetli bir vesilesi de, dostların yüksek fikirlerinden istifadeyi ihmal etmemektir. Meşveret ve tecrübeye bağlı hükümler, bağlayıcı ve uzun ömürlü olurlar. Heva-i nefse hakimiyet bir beldeye hakimiyetten daha zor ve daha önemlidir. Gece ve gündüz, ahiret yolunda sıralanmış konaklardır; hangisinde yolun sona ereceğini Allah (cc) bilir... |
|