Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla |
HAZRETİ SAFİYYE (Radıyallahu Anha) . Safiyye, önce kendi kabilesinden Sellam b. Miskem ile nikahlanmış; bir süre sonra boşanarak Kinâne b. Ebi Hukayk ile evlenmişti. Bu eşi de Hayber savaşında öldürülenler arasındaydı. Ayrıca yine bu savaşta Safiyye, eşi ve babasıyla birlikte kardeşini de kaybetmişti. Safiyye savaş esirleri arasındaydı. Bazı kaynaklar Safiyye'nin asıl isminin Zeyneb olduğunu kaydeder. Arabistan'da reislere veya hükümdarlara düşen ganimet hissesine "Safiyye" denildiği ve bu sebeple, Zeyneb de Hayber savaşında esir olarak Rasûlüllah (s.a.s)'in hissesine düştüğü için ona "Safiyye" denilmişti. Esirler toplandığı zaman Dihyetül-Kelbî, Hz. Peygamber (s.a.s)'den bir cariye istemiş. O da Safiyye'yi vermişti. Ashabtan birinin, Safiyye'yi peygamberimizin almasının daha uygun olacağını, zira bir reis kızı olduğu için mevkiinin bunu gerektirdiğini söylemesi üzerine, Safiyye'yi geri almış, ona da başka bir cariye vermişti. Hz. Peygamber, Yahudiler ile bir anlaşma imzaladıktan sonra Safiyye'ye İslâm ve Yahudilik hakkındaki görüşünü sordu. "Ey Allah'ın Rasûlü! islâmı arzu etmiş ve sen davet etmeden önce seni tasdik etmiştim. Babam da senin davanın doğruluğunu itiraf ederdi. Fakat ırkçılık onu götürdü. Ben Allah'tan başka ilâh olmadığına ve senin Allah'ın Rasûlü olduğuna kesinlikle inanıyorum" cevabını alınca onu âzad ederek onunla evlenmişti. Hz. Peygamber (s.a.s), yeni hanımını yakından tanımaya fırsat bulabildiği ilk gece onun yanağında yeşil bir benek gördü. Sorması üzerine Safiyye'nin cevabı şu olmuştu: "Bir süre önce rüyamda, gökteki ayın yerinden ayrılıp göğsümün üzerine düştüğünü gördüm; bunu kocama anlattığımda o" Sen şu Medine kralı ile evlenmek istiyorsun" dedi. Ben ise senin hakkında o sırada hiç bir şey duymamıştım. Buna rağmen tutup suratıma şiddetli bir şamar indirdi; İşte bunun izi hâlâ devam etmektedir". Hz. Muhammed (s.a.s) düğününün
yapıldığı gece, eşini kabilesinin uğradığı zarar ve kayıplar konusunda
teselli etti ve Hayberlilerin kendisini bu konuda zorladıklarını izaha
çalıştı. İslâm'a ve onun peygamberine karşı çok samimi hislerle bağlı olan
Hz. Safiyye, aynı zamanda asil, zeki, güzel ve dindar bir kadındı. Özellikle
tutumluluğuyla tanınırdı. Diğer bir hususiyeti de pişirdiği yemeklerdi.
Hz. Safiyye'nin mutfağında pişen yemekler, onun aile fertleri, yani ehl-i
beyti arasında çok beğenilirdi. Öte yandan, Hz. Peygamber (s.a.s)'den birkaç
hadis rivayeti de vardır. Rasûlüllah da Hz. Safiyye'ye hürmet ve sevgide
özen gösterirdi. Bir gün, bir seyahat esnasında Hz. Safiyye'nin devesi
hastalanmış Hz. Peygamber (s.a.s) de, Hz. Zeyneb'e, develerinden birini
ona ödünç vermesini istemiş, ancak o "Devemi bir Yahudi asıllıya mı vereyim?"
demişti. Hz. Peygamber (s.a.s) onun bu sözünden çok müteessir olmuş ve
Hz. Zeyneb ile iki ay görüşmemişti.
Hz. Safiyye Medine'de Baki' mezarlığında
toprağa verilmiştir (İbn Sa'd, Tabakatü'l-Kübrâ, Beyrut (ts.), VIII,120-129;
Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, çev. Salih Tuğ, İstanbul 1980, II,
740-741; Mevlana Sıbli, Asr-ı Saadet, çev. Ö. Rıza Doğrul, İstanbul 1981,
II, 162-163).
|
|